15 Ağustos 2020

Önce Ses Vardı

15 Ağustos 2020 07:02
Ankara

Bu maddi alemler yaratılmadan önce sonsuz bir titreşim okyanusu vardı, ve hala bu titreşim okyanusu varlığını sürdürüyor. Renkler ve Çakralar isimli yazımda yedi ana renkten oluşan renklerin ve yedi ana notadan oluşan seslerin hikmetinden bahsetmiştim.

Evren yaratılmadan önce nokta idi, nokta oluşmadan önce ışık idi, ışık oluşmadan önce nur idi, nur dan önce ise nun idi. Günümüzde fizikçiler evrendeki her maddenin enerji olduğunu ve farklı farklı titreşimler halinde var olduklarını söylemektedirler. Enerjisi en düşük madde katı haldedir. Maddenin enerjisi yükseldikçe sıvı hale sonra gaz haline ve daha sonra plazma haline geçer.[1]

Enerji ise bilgiden kaynaklanır. Yüce yaratıcının bilgisi ve düşüncesi sonsuzdur. O düşünmüş ve ol diyerek maddi evreni yaratmıştır. Yani madde düşünceden oluşmuştur. Evrensel Üstad Muzaffer Kınalı “O’nun Sırları Kitabında”[2] diyor ki;

"Renkler ve sesler hepsi birer elektromanyetik dalgadır. Her rengin ve her sesin titreşimi farklıdır. Pozitif renkler duru renklerdir, parlak renklerdir. Her bilginin rengi ayrıdır. Bilgi çeşidine göre, mahiyetine göre çakraların, auraların, letaiflerin renkleri ayrı olduğu gibi her canlının rengi aynıdır."

Evreni dolduran seslerin titreşimleri sonsuzdur. İnsan kulağının duyabildiği ses tayfı (spektrumu) çok sınırlıdır. İnsan 20 Hz ile 20.000 Hz arasında titreşen sesleri duyabilir. Hayvanlar ise çok daha düşük veya çok daha yüksek frekanslı titreşimleri duyabilir.

Veliler, arifler, Hint'li gurular insanın zikirle/meditasyonla çok derinleştiğinde, düşüncelerini susturduğunda, bitkilerin ve hatta cansız maddenin titreşimlerini duyabildiğini söylüyorlar. 

Önce ses vardı.Hint dininde ve kültüründe çok bilinen ve mantra olarak kullanılan ses Aum'dur. Kısaca Om'da diyebiliriz. Maddi evren yaratılmadan önce alemleri, sonsuz uzay boşluğunu bu sesin kapladığına inanılır. 

"Müzik, yani ses ruhun gıdasıdır" diye bir söz vardır. Ancak tabi ki her türlü ses, her türlü müzik ruhun gıdası değildir. Ruha şifa veren, huzur veren, ruhu zihni ve bedeni dinlendiren müzik dinlemek gerekir. Bitkiler hayvanlar  dahi sese, müziğe duyarlıdırlar. Dinlendirici klasik, sufi, meditasyon vb müzik dinleyen bitkilerin daha canlı ve neşeli oldukları, bu tür müzik dinleyen ineklerin keçilerin daha çok süt verdikleri tespit edilmiştir.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ahmet Hakkı Turabi; sesin insandan önce yaratıldığını, bütün insanlığın Allah'ın kendisine doğmadan önce duyurduğu o davudi sesi aradığını söylüyor.[3]

Müzikle tedaviyi duymayanımız yoktur. Ancak nasıl ortaya çıktığı, nereden geldiği ile ilgili pek bir şey bilmiyoruz. Turabi, “Müzikle tedavi konusunda öncelikle şunu söyleyeyim ki müzikle tedaviyi biz icat etmedik. İslam coğrafyasının icat ettiği bir şey değil. Milattan önce 5000'li yıllarda Mısır’da Nil yatağında Memphis tapınağı var. Burası bir kaplıca bölgesi kaplıcanın yanında yapılan bir tapınak var. Fiziksel rahatsızlıkları olan insanların kaplıcada, ruhani rahatsızlığı olanların da tapınakta tedavi edildiğini biliyoruz. Bununla birlikte müziğin sihirli gücünün de keşfedilerek tedaviye dahil edildiğini görüyoruz. Bildiğimiz en eski müzikle tedavi budur” diyor. Turabi, Anadolu coğrafyasında ise bilhassa Selçuklu döneminde müzikle tedaviye çok önem verildiğini dile getiriyor. Şam’da Nureddin Zengi Darüşşifası, Kayseri’de Gevher Nesibe Darüşşifası,  Amasya Darüşşifası Türk İslam dünyasındaki ilk üç darüşşifa. Bu merkezlerde insanların Türk müziğiyle tedavi edildiğini biliyoruz. Turabi; müziğin şifa olabilmesi için enstrümental, yani sözsüz olması gerektiğini, hastanın sessiz sakin bir odada tedavi edilmesi gerektiğini ifade ediyor.

“Önce ses vardı, sonra söz…Sonra şair….Sonra şiir…Herkesten birkaç duyu fazlası vardır şairlerin…Aşkı da ayrılığı da hüznü de sevinci de kendi aynalarından yansıtırlar. Buna bir de müziğin tılsımını ekleyin ve öyle düşünün şiir ve şairlerin serüvenini. Güzel bir şiirin, güzel bir seste büyüye dönüşmesinin verdiği haz benzemez başka şeye…

Ruhunuza, aklınıza ve bedeninize şifa arıyorsanız; ney ile çalınan sufi müziğini, uzak doğu meditasyon müziğini dinleyin. Size şu anda dinlemekte olduğum youtube videosunun bağlantısını paylaşayım. https://www.youtube.com/watch?v=ur0YzILVO2U&t=5283s

Youtube'da bunun gibi çok sayıda meditasyon, çalışma, dinlenme, gevşeme, uyku vb. için video var. Bulunduğunuz ortamda başka gürültü ve rahatsız edici ses bulunmasın. Gözlerinizi kapatın ve kendinize yani özünüze gelin. Türkçede "kendinden geçmek" sözü vardır. Aslında insan zikirle/meditasyonla ve sufi müzik dinleyerek kendine gelir, özüne ulaşır.

Özünüze ulaşmanız dileklerimle selam ve sevgiler

Kaynak
[1][2] Evrensel Üstad Muzaffer Kına
[3] Prof.Dr. Ahmet hakkı Turabi



Hiç yorum yok:

BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR

BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR (Ömer Sami Ayçiçek. Araştırmacı-Yazar) Bu, Yunus Emre denen şahıs artık çok oluyor! Ben bu veli z...