31 Mayıs 2021

OkuYorum-Saff Suresi

Değerli okurlarımız selam ve sevgilerimi sunuyorum

Bugün size; tevhidikuranmeali.com web sitesinden okuduğum Saff Suresinin 7  ayetini paylaşmak istiyorum. 


1- Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah’ın tecellileridir ve O, tüm varlıktaki işleyişin yüce sahibidir, tüm varlığa hâkim olandır.

2- Ey iman edenler! Fâil olan siz değilsiniz, bunu neden söylüyorsunuz.

3- Allah’a ait olanı kendinizinmiş gibi söylemeniz büyük bir hatadır, bedenlerinizin işleyişinde fâil olan siz değilsiniz.

4- Muhakkak ki içlerinde Allah sevgisi olan o kimseler; O’nun yolunda hep bir birlik için mücadele ederler. Onlar sanki kenetlenmiş bedenler gibidirler.

5- Mûsâ kavmine demişti ki: Ey kavmim! Sizler benim Allah’ın hakikatlerini gösteren biri olduğumu bildiğiniz halde, neden beni dinlemeyip, bana eziyet ediyorsunuz. Böylece onlar hakk’ tan, doğru yoldan dönenlerden oldular. Onların kalbleri Allah’ın hakikatlerini anlamaktan uzaklaştı. Hakikatleri bırakıp kendi anlayışlarına çıkan kimseler Allah’a yol bulamazlar.

6- Meryemoğlu İsâ da demişti ki: Ey İsrailoğulları! Ben sizlere Allah’ın hakikatlerini gösteren biriyim. Tüm gücümle yasalara uyarım ve benden sonra gelecek bir Resulü müjdeleyenim. Onun işaretleri Hamd üzere olmasıdır. Fakat onlara, apaçık delillerle hakikatleri açıkladığı halde, onlar: Bu apaçık bir aldatmacadır, dediler.

7- Barışa ve huzura davet edildiği halde; Allah hakkında bir şey uyduran, o yalanları aktaran kimseden daha zalim kim olabilir. Zalim kimseler Allah’a yol bulamazlar.

Birinci ayette geçen "sebbeha" kelimesi "onunla olan, varlığından ayrı değil, tecellileri," anlamlarına geliyor. Yani şunu anlıyoruz, biz insanlar, hayvanlar, bitkiler, dağlar, taşlar velhasıl tüm mevcudat O'nunla biriz, O'ndan ayrı değiliz, O'nun tecelli etmesiyiz, ortaya çıkışıyız.

İkinci ve üçüncü ayetlerde yüce Allah "ey iman edenler" diyerek, iman edenlere hitap ediyor. Etmeyenler zaten O'nun mesajlarını anlamıyor ve O'nu bilmiyor. O'nu düşünmüyor. İman edenler olarak bizler şöyle bir düşünelim. Gözümüzle mi görüyoruz? Yoksa beynimizle mi? Gözümüzün retinasına düşen ışık elektrik sinyaline dönüşüyor ve sinirler vasıtasıyla beyne iletiliyor. Beyinde nasıl oluyorsa görüntü kaydediliyor. Beyin ve sinir bilimciler bunu henüz keşfetmiş değiller. Peki hiç düşündünüz mü? Gördüğümüz görüntüyü algılayan farkında olan nedir, kimdir? Gören O'dur. Fail olan O'dur. Vücudumuzun işleyişinde fail olan O'dur. Kalbimizin atmasında fail olan O'dur.

Dördünce ayette ise sevgiye vurgu yapılmaktadır. Kalbi Allah sevgisi ile dolu olanlar, Hakk yolunda Hakikat yolunda birlik içince çalışırlar, mücadele ederler, cihad ederler.

Beşinci ayette ise Hakikatleri bırakıp kendi anlayışlarına göre yaşayan kimseler Allah’a yol bulamazlar denilmektedir. Kendi geçmiş zanlarına sıkıca bağlı olarak yaşayanlar, kainat kitabını okuyamayanlar, kendini bilmeyenler Rabblerini bilemezler

Beşinci ve altıncı ayetlerde Hz. Musa'nın ve Hz. İsa'nın hakikatleri bildirmelerine rağmen İsrailoğullarının inatla kendi geçmiş zanlarında kaldıkları ve Allah'ın hakikatlerini anlayamadıkları anlatılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de daha bir çok ayette Musa ve İsa kıssaları vardır.

Yedinci ayette barış ve huzuru bulmuşların dışındakilerin zalim oldukları ve onların Allah'a yol bulamayacakları söylenmektedir. Zalim kelimesi günümüz Türkçe'sinde farklı anlamda kullanılmaktadır. İnsanlara kötülük eden, işkence eden, öldüren vb anlamları vardır. Ancak kutsal kitaptaki anlamı farklıdır. Allah'ın hakikatlerini inanmayanlara, O'nu anlamayanlara zalim denilmektedir.

Hoş kalın hoşça kalın, Allah aşkıyla Olun.

Galip Turpan

29 Mayıs 2021

OkuYorum-Rahman Suresi

 26.05.2021 Ankara

Değerli okurlarımız selam ve sevgilerimi sunuyorum

Bugün size; tevhidikuranmeali.com web sitesinden okuduğum Rahman Suresinin 7  ayetini paylaşmak istiyorum. Daha önce bu paylaşımları whatsapp mesaj dağıtım listemdeki dostlara gönderiyordum. Sizlerin fazla zamanınızı almamak ve dikkatlerinizi dağıtıp işten alıkoymamak için blog sayfamda paylaşıyorum. Ayetlerin zihnimde yarattığı çağrışımları, bana verdiği ilhamları OkuYorum ve YazıYorum. 

1- Bütün varlığı nuruyla sarandır.

2- Bütün kâinat kitabındaki ilmin sahibidir.

3- İnsanı halk edendir.

4- İnsana ilmiyle hakikatleri öğretendir.

5- Bir hesap iledir güneş ve ayın hareketi.

6- Yıldızlar ve ağaçlar her an secde halindedirler.

7- Gökyüzünü bir sonsuzluk içinde var edendir ve bütün her şeyi bir ölçüyle düzenleyendir.
[Rahman Suresi]


Ayet-1: "Bütün varlığı nuruyla sarandır." Şu anda (05:55) Fatih Koca'dan "On Sekiz Bin Aleme Server Olan Muhammed" ilahisini dinliyorum. "Ya Muhammed, Muhammed, Es-Salatü Ves-Selam"  Penceremizden baktım dışarı. Güvercinler tarlada yemleniyorlar, kuşlar cıvıldaşıyor. Tarladaki buğdaylar büyüyor. İnsanlar arabalarına binip işlerine gidiyor. Tüm canlılar (insan, hayvan, bitki) hatta tüm cansız maddeler (taş, toprak, araba vb) yüce Allah'ın nurundandır. Birçok ayette varlığın Allah'ın nurundan yaratıldığı yazılıdır. Atom altı parçacıklar, atomlar, gazlar, moleküller, yıldızlar, galaksiler ve kainatlar Allah'ın nurundandır. Yine birçok ayette "Göklerde ve yer yüzünde ve ikisinin arasındaki her şeyi yaratan Allah'tır" denmektedir. Aklıma bir soru geldi. Peki penceremden gördüğüm arabalar da Allah'ın nurundan mı yaratılmıştır. Sizin bu soruya cevabınızı bilmiyorum. Benim cevabım; evet. Arabalar da O'nun nurundandır. Arabanın malzemesini topraktan çıkaran, demiri eritip ona şekil veren, binlerce parçayı bir araya getiren insandır. Ancak arabanın atomları Allah'ın nurundandır.

Ayet-2: "Bütün kâinat kitabındaki ilmin sahibidir." Sonsuz ilim sahibi yüce Allah senin ilmin ne yücedir. Görünen görünmeyen, bilinen bilinmeyen, göklerde ve yerde ve ikisinin arasında olan tüm varlıkları halk eden sensiz. Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz. Sonsuz ilminle, ruhu ve maddeyi yaratan sensin. Senin ilmin, nurun her varlığı kuşatır. Her varlık seni tesbih eder, seni zikreder, sana secde eder. Senin sonsuz ilminle var olur atom, yıldız, galaksi ve sayısız alemler. 

Ayet-3: "İnsanı halk edendir." Bu surenin 14. ayetinde yüce Allah şöyle buyuruyor. "İnsanı; bir öz taşıyan, dönüşüp, gelişip şekillenen bir halde halketti" İnsan bir özden, yine Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde yazdığı gibi "nutfe"den yani zigotdan yaratılmıştır. Zigot dişinin yumurtası ile erkeğin sperminin birleşmesi ile oluşan hücredir. Kutsal kitabımızda adı geçen nutfe, çekirdek anlamında da kullanılmaktadır. Meyveler, bitkiler için nutfe, çekirdek anlamında kullanılmaktadır. 23 kromozom taşıyan dişi yumurtası ile 23 kromozom taşıyan erkek spermi birleşip 46 kromozomlu zigotu oluşturur. Hiç düşündünüz mü? Bu nasıl olur? O hücreler birleşmeyi kimden öğrendiler? Nasıl oluyorda 23 kromozlu yumurta ile 23 kromozomlu sperm 46 kromozomlu zigotu yaratıyor? Bu bilgiyi nereden biliyorlar? Nereden mi? Tabiki yüce Allah'ın ilmi ve nuru her atomu, molekülü, DNA'yı, kromozomu sardığı için. Rahman suresinin 11, 12, ve 13 ayetlerini Oku'yun lütfen. Hele 13 ayet şöyle "O halde Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlarsınız". Bu ifade Rahman suresinde 30 kere tekrarlanmıştır. Ne kadar etkileyici sözler değil mi?

Ayet-4: "İnsana ilmiyle hakikatleri öğretendir." Kur'an-Kerim'in ilk suresi olan Alak Suresinin ilk ayeti "Ikra bismi rabbikellezî halaka" meali "Seni yaratan Rabbinin adıyla Oku" Bu ilk ayet ile yüce Allah kulu ve Resulü Hz. Muhammed (sav)'e Oku emrini vermiştir. Peygamberimiz "ben okuma bilmem, neyi okuyacağım" diye Cebrail (as)'a sorar, Cebrail 2 kere daha Oku der. Buradan şunu anlıyoruz. İnsan önce kendini (bedenini, aklını ve ruhunu) sonra çevresinde gördüğü her varlığı, her eşyayı okumalıdır. Adem (as) yaratıldığında yüce Allah ona kelimeleri öğretmiştir. İblis de bu sebeple Adem'i kıskanmıştır.


Ayet-5: "Bir hesap iledir güneş ve ayın hareketi" Şu anda (05:09) penceremizden sağa doğru, batı ufkuna baktığımda Ay'ı görüyorum. Bakır renginde. Ya 13'ünde, ya da 14'ünden sonraki günde. Yani tam dolunay değil. Biraz sonra batacak. Güneş ise doğmaya hazırlanıyor. 05:45 civarında doğacak. Güneş doğduğunda Ay batmış olacak. Yarın ve öbür gün Ay doğuya doğru yol almış olacak, Güneş ve Ay birbirini görecek. Sanki Güneş ve Ay gökte saklambaç oynuyor gibi. Ayın Dünyamız etrafındaki dönüşü sebebiyle her gün farklı konumlarda görüyoruz Ay'ı ve Güneş'i. Güneş ile Ay'ın hareketi gerçekten ilahi bir hesap iledir. Güneş, Ay ve Dünya'mız ve dahi yıldızlar, galaksiler, evrenler bir hesap ile hareket ediyorlar bu sonsuz boşluk içinde. Geceyi ve gündüzü yaratan ve canlılara gündüz çalışmayı ve gece dinlenmeyi bahşeden yüce Allah'a sonsuz hamd-ü senalar olsun. 

Ayet-6: "Yıldızlar ve ağaçlar her an secde halindedirler". Ağaçlerın secde etmesini anlayabiliriz değil mi? Kuvvetli rüzgar esince ağaçlar özellikle fidanlar eğilirler, secde ederler. Bu benzetmeyi yapabiliriz. Yıldızların secde etmesini bendeniz doğrusu şu anda düşünemiyorum. Demek ki yıldızlarında secde etme biçimi var. Biz bilmeyiz Allah bilir.


Ayet-7: Gökyüzünü bir sonsuzluk içinde var edendir ve bütün her şeyi bir ölçüyle düzenleyendir. Hiç düşündünüz mü? 1400 yıl önce yüce Allah kutsal kitabında Resulune vahyedip diyor ki" gökyüzünü bir sonsuzluk içinde var eden benim, bütün her şeyi düzenleyen benim" 1400 yıl önce insanlar, özellikle bilim insanları kainatın sonsuzluğunu acaba tasavvur edebiliyormuydu? Günümüzde gökbilimciler kainatın genişlediğini ve çapının 93 milyar ışık yılı olduğunu tahmin ediyor. Ancak acaba diğer evrenleri de düşününce alemlerin sonsuz büyüklükte olduğunu idrak edebiliyor mu?

Bir sonraki OkuYorum'da buluşmak üzere hoş kalın hoşça kalın

Galip Turpan

24 Mayıs 2021

OkuYorum: Kamer Suresi

 24.05.2021 Ankara

Sevgili okurlarımız selam ve sevgilerimi sunuyorum

Bugün size; tevhidikuranmeali.com web sitesinden okuduğum Kamer suresinin 7  ayetini paylaşmak istiyorum. Daha önce bu paylaşımları whatsapp mesaj dağıtım listemdeki dostlara gönderiyordum. Onların fazla zamanını almamak ve dikkatlerini dağıtıp işten alıkoymamak için blog sayfamda paylaşacağım. Ayetlerin zihnimde yarattığı çağrışımları, bana verdiği ilhamları OkuYorum temasıyla yazacağım. 

1- Her zaman hakikatlere yakınlık vardır ve hakikatler her an apaçık ortaya çıkar.

2- Delilleriyle görseler bile, hakikatleri reddedip kendi cehaletlerine dönenler, bunlar eskiden beri söylenen aldatmacalardır, derler.

3- Onlar hakikatleri yalanlarlar ve onlar kendi şahsi çıkarlarına tâbi olurlar ve bütün varlıktaki istikrarlı işleyişi anlayamazlar.

4- Doğrusu, onlara fenalardan vazgeçirtecek hakikatlerin bilgileri sunuldu.

5- Kemalâta ulaşmaları için ilmin incelikleri onlara sunuldu. Fakat açıklamalar, uyarılar onlara fayda vermedi.

6- Artık, hakikatlere davet edenin davetine karşılık vermeyenlerden her zaman uzak dur.

7- Onlar bakışlarıyla dehşet saçan, etrafa yayılmış yağmacılar gibi yalnız kendi çıkarlarına göre hareket ederler.
[Kamer Suresi]

Hakk, hakikat bu kelimeler Kur'an-ı Kerim'de yüzlerce ayette geçen kelimeler. Yüce Allah (c.c) ilahi kitabında biz kullara Hakk yolunda, hakikat yolunda yürümemizi, yaradılışın, doğumun ve ölümün hakikatleri bilmemizi ve anlamamızı öğütlemektedir. Bir ayette söylendiği gibi, "düşünüp tutasınız diye O size öğüt veriyor".

Kendisinin yani özünün farkında olan insan, Yunus'un dediği gibi kendinini bilen insan için hakikatlere her zaman yakınlık vardır. İnsan-ı Kamil için hakikatler ayan beyan ortadadır. O her varlıkta Hakk'ı hakikati görür.

Diğer taraftan Hakk'ı hakikati idrak edemeyen kişi der ki "gözümle görmeden inanmam" Halbuki bu lafı söyleyen kişi bilmiyor ki; görmek için inanmak gerekir. Ayrıca, Kur'an'da bir çok ayette yazılı olduğu gibi, nice bilinmeyen ve görülmeyen hakikatler vardır. Nice bilmediğimiz görmediğimiz alemler, çok yüksek frekansta titreşen varlıklar vardır.

O gaflet uykusundaki kişilere kemalâta ulaşmaları için ilmin incelikleri onlara sunulmasına rağmen,  açıklamalar, örnekler ve uyarılar onlara fayda vermiyor. Onlar hala eski bildikleri gibi düşünüyor, inanıyor ve yaşıyorlar.

Kendini bilenlerden olmamız dileği ile hoş kalın hoşça kalın sevgili gönül dostlarım.

Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerimize olsun.

Galip Turpan


21 Mayıs 2021

OkuYorum: Zariyat Suresi

 21.05.2021 Ankara

Sevgili okurlarımız selam ve sevgilerimi sunuyorum

Bugünden itibaren size her sabah tevhidikuranmeali.com web sitesinden 4 sayfasını okuduğum ayetleri paylaşmak istiyorum. Daha önce bu paylaşımları whatsapp mesaj dağıtım listemdeki dostlara gönderiyordum. Onların fazla zamanını almamak ve dikkatlerini dağıtıp işten alıkoymamak için blog sayfamda paylaşacağım. Ayetlerin zihnimde yarattığı çağrışımları, bana verdiği ilhamları OkuYorum temasıyla yazacağım. 

Bugün Zariyat suresinin tamamını paylaşacağım. Önce ilk 7 ayeti paylaşmayı düşünmüştüm ancak devam ettikçe anladım ki surenin tüm ayetleri birbirinden etkileyici.

Zariyat Suresi

1- Zürriyeti devam ettirene.

2- O yükü taşıyana.

3- Kolayca yol aldırana.

4- Her varlıkta ince ince işleyişini gösterene.

5- Muhakkak ki size ne vaat ediliyorsa elbette doğrudur.

6- Muhakkak ki varoluş yasalarıyla elbette varlık ortaya çıkar.

7- Ulvî Âlem’in Zâtı her şeyi en güzel bir şekilde yapandır.

8- Muhakkak ki siz, birbirine uymayan sözler içindesiniz.

9- Yalanlarda kalan kimse hakikatlerden sapar.

10- Yalanlarda kalmak kendine yazık etmektir.

11- Onlar ki cehalet içinde kalıp hakikatleri düşünmeyenlerdir.

12- O kimseler varlığın yaratılış yasalarını ne zaman araştıracaklar.

13- Onlar zamanlarını fitne hallerinde, yakıp yakıcı hallerde geçirirler.

14- Sizler fitne hallerinde olursanız, her şeyi acele isteyen kimselerden olursunuz.

15- Muhakkak ki fenalardan sakınan Allah’a ortak koşmayanlar, huzur içinde ve birlik içindedirler.

16- Onlar Rabbinden sunulan şeylere sarılırlar. Muhakkak ki onlar, onlardan öncekiler gibi güzel davranışlar içindedirler.

17- Onlar az da olsa gaflet hallerine düşmezler.

18- Onlar aydınlanma yolunda hatalarını anlayıp düzeltirler.

19- Onlar varlıktaki hakikatleri anlamayı ve fenafillâh olmayı isterler.

20- Hakikatleri kesin olarak anlamak isteyenler için yeryüzünde deliller vardır.

21- Kendi iç âleminizde deliller vardır. Hâlâ bakıp ta görmez misiniz?

22- Sizdeki sıfatlar ve size vaat edilen şeyler Ulvî Âlem’dendir.

23- İşte, göklerdeki ve yerdeki her şeyi vücudlandıran O’dur. Muhakkak ki O, elbette gerçek olandır. Sizin konuşmanız gibi.

24- Konuk sever İbrâhim’e meyledenlerin hikâyesi sana geldi değil mi?

25- Onun yanına geldikleri zaman: Barış ve huzur üzere ol, dediler. O’da münker kimselere: Siz de barış ve huzur üzere olun, dedi.

26- Sonra hakikatlerin ehli olan ona yöneldiler. Sonra da hızla dinlemeye koyuldular.

27- Böylece o, onlara yakınlığı anlattı, bu hakikatlerden yararlanmayı bırakmayın, dedi.

28- Sonra onları dikkatli olmaya çağırdı. Korkmayın, bilgili, yardım sever insanlardan olun, dedi.

29- Sonra o görünenlerin iç yüzünü, onlardaki işleyişin hakikatlerini etraflıca anlattı. Böylece o gerçekleri vurguladı. Acziyetinizi ve bir şey meydana getirmeye gücünüzün olmadığını anlayın, dedi.

30- Dediler ki: İşte gerçek budur. Dedi ki: Rabbinizin gerçeği budur. Muhakkak ki bütün her şeye hâkim olan, ilmiyle vareden O’dur.

31- İbrâhim dedi ki: Ey hakikatlerle bilgilendirilmiş olanlar! Bundan sonra sizler ne söylediğinizi bilin.

32- Dediler ki: Fenalarda kalan bir kavimken bize hakikatler sunuldu.

33- Özünden uzaklaşmışken, o fena halleri bırakmamız gerektiğini anladık.

34- Boş şeyler içindeyken, Rabbe ait olan hakikatlerle terbiye edildik.

35- Böylece bizler müminler olarak oradan çıkarıldık.

36- Öyle ki bizler hakikatlerin anlatıldığı o yerde, Hakk’a teslim olmanın dışında başka bir şey bulmadık.

37- Ve orada acı sıkıntılardan çekinen kimseler için deliller bıraktık.

38- Mûsâ da firavuna apaçık delillerle Bizim hakikatlerimizi bildirmişti.

39- Fakat o kendi bildiklerinde kaldı, hakikatlere yüzünü döndü, bu maskaradır ya da mecnundur, dedi.

40- Oysa Mûsâ Bizim hakikatlerimize sarıldı ve o tüm varlıktaki gücü bilendi. Fakat firavun ve etrafı, kendi cehaletlerinde kalıp Bizi kabul etmediler. Ve Mûsâ Melâmî’ydi.

41- Âd kavmine de onlardaki o nefes alıp vermenin hikmetini, bir şey meydana getirmeye güçleri olmadığını bildirdik.

42- Üzerlerinde olan o cehalet hallerini bırakmalarını, o hallerin sadece yozlaştırmaya sebep olacağını bildirdik.

43- Semûd kavmine de: Anlayabildiğiniz kadar hakikatlerden yararlanın, denilmişti.

44- Fakat onlar Rabbin işleyişini anlayamadılar, böylece o cehaletin şaşkınlık hallerinde kaldılar ve onlar bakıp göremediler.

45- Böylece onlar, tüm varlığı tutan o gücü anlamaya güç yetiremediler ve başarılı olamadılar.

46- Daha önce Nûh kavmi de, doğrusu onlar da hakikatleri bırakıp kendi anlayışlarına sapan kimselerden oldular.

47- Gökyüzünü kudretimizle düzenledik ve muhakkak ki genişletmekteyiz.

48- Yeryüzünü döşeyip yaydık ve güzel bir şekilde düzenledik.

49- Bütün her şeyi çiftler halinde halkettik. Umulur ki siz varoluşun hakikatlerini anlarsınız, o hakikatlerle bu âleme bakarsınız.

50- Bundan sonra Allah’a sığının. Muhakkak ki ben sizlere, O’na ait olan hakikatleri apaçık delillerle açıklayıp uyarıyorum.

51- Allah ile beraber başka ilahlar edinmeyin. Muhakkak ki ben sizlere, O’na ait olan hakikatleri apaçık delillerle açıklayıp uyarıyorum.

52- İşte, hakikatleri gösteren biri onlardan öncekilere de gelmiş olmasın ki, onlar da ona: Aldatan biridir veya mecnun biridir, demiş olmasınlar.

53- Onlar bu halleri mi birbirlerine aktardılar? Onlar fenalarda kalan, taşkınlık içinde olan kimselerdir.

54- Artık o hallerde olanlardan uzak dur. Sen onlar gibi değilsin. Sen Melâmî’sin.

55- Hakikatleri an. Muhakkak ki hakikatleri anlayıp hatırlamak müminlere fayda verir.

56- Tanıdıklarınızı ve tanımadıklarınızı, ancak beni bilsinler ve kulluklarını anlasınlar diye yarattım.

57- Tanıdıklarınız ve tanımadıklarınız irade sahibi değildir, rızık da veremezler. Benden başka irade sahibi olan, faydalandıran yoktur.

58- Muhakkak ki Allah; O’dur rızık veren, tüm varlıktaki kudretin sahibi, tüm varlığı sapasağlam tutan.

59- İşte, hakikatleri anlamayıp kötülükler içinde olanlar, arkadaşlarını da kendi kötülüklerinin benzerine sürükleyebilirler. Bundan sonra acele etmeyin, daha dikkati olun.

60- Hakikatlerin sözlerine uymayıp, zamanlarını hakikatleri görmemezlikten gelip kabul etmemekle geçiren kimselerin vay o hallerine!


Surenin bana verdiği ilhamı ve zihinsel çağrışımları daha sonra yazacağım.

Hoş kalın hoşça kalın.


06 Mayıs 2021

Sufi Ney Meditasyonu ve Farkındalık

6 Mayıs 2021, Ankara

Sufi ney meditasyonu ney sesi ile yapılan ve sufizmin temel prensipleri ile tasarlanmış bir meditasyondur. Meditasyonun anlamı, odaklanmak, yoğunlaşmak ve dikkatini vermektir. Burada odaklanmak (konsantrasyon) dikkatimizi nefesimize, kendimize vermektir. Sizlere öğrettiğim zikir/meditasyon tekniğinde zikrimize/mantraya odaklanıyoruz. Zihnimizden gelip geçen düşünceleri sadece seyrediyoruz. Düşüncelere takılmıyoruz, onlara odaklanmıyoruz. Zikrimize/mantramıza odaklanıyoruz.

Sufi ney meditasyonundan fayda görmek için her gün sabah uyanınca ve her gece yatmadan önce mutlaka yapmalısın. Haydi şimdi başlayalım.

Meditasyona nefesimizin farkındalığı ile başlayalım. Derin bir nefes alın, ciğerlerinizi iyice doldurun. Sonra yavaşça verin. Çok güzel. İstediğim şey şu anda olmak. Nefesi takip etmek. Nefes alıp verdiğimizin farkında olmak ve yüceler yücesi Allah’a şükretmek. Haydi şimdi şükredelim, havayı ve bizi yaratana.

Tekrar derin bir nefes alalım, verelim. Çok güzel. Nefes alırken havanın burnundan girdiğini, akciğerlerinde bronşlara oradan kana oradan hücrelerine ulaştığını düşün, tefekkür et. Nefes verirken kirlenmiş havanın burun deliklerinden çıkışını izle. Şimdi tekrar derin nefes al ve yavaşça ver. Çok güzel

Hayatın bilgeliği kabul ile başlar. Kabullenmek (tevekkül) olgunluktur, kemale ermektir, farkındalıktır. Önce farkında olursun sonra kabul etmeye başlarsın. Farkındalık en basitinden nefesini fark etmekle başlar, sonra oturduğun koltuğu sandalyeyi hissederek, ellerini, başını, tüm bedenini hissederek farkında olursun.

Şimdi dikkatini başına ver, derin nefes al, ver. Yüzünü hissetmeye çalış. Mesela kulaklarını, burnunu, dudaklarını, şimdi de omuzlarını, kollarını, sırtını, belini, dizlerini, ayakların, ayak baş parmakların ve tüm vücudunu bir bütün olarak hisset.

Unutma en uzun yolculuklar ilk adımla başlar. Vücudunu fark etmeye başladıkça farkındalığın artacak. Bu meditasyonlar sana yavaşlamayı öğretecek. Yavaşlama tembellik değildir. Yavaşlarsan geç kalmazsın, aksine işlerini zamanında bitirirsin. Acele edersen geç kalırsın, yavaşlarsan tam olması gereken zamanda varırsın. Yavaşlamak farkında olmaktır. Demini almaktır. Çay demlenmeden içilmez. Demlenmesi için beklemen lazım. Demlelen her şey daha olgundur, daha iyidir. Mesleğin, işin ne olursa olsun yavaşlamayı öğrenmek demlenmektir bilgece hareket etmektir. Aramızda acele hareket edenler var. Bendenizde biraz öyleyim. Gençliğimde, 30lu 40lı yaşlarımda çok aceleciydim. Şimdi artık yavaşlamayı öğrendim. Hala çalışma ile dinlenme dengesini sağlamış değilim. Şirketimizin ve derneğimizin işerinin çokluğu sebebiyle çok çalışmam gerektiğini sanıyorum. Ancak denge ile hareket etmem gerektiğini biliyorum. Bu bilgiyi hayatıma geçirmem lazım.

Yavaşla, doğa acele etmez. Buna rağmen bizlere nice nimetler sunar. Her gün salonumuzun penceresinden dışarı bakarım ve buğday tarlasını seyrederim. Geçen sene ekim ayında çiftçi kardeşim toprak anayı sürdü ve tohumu ekti. Aradan 7 ay geçmesine rağmen henüz buğday 7-10 cm uzunluğunda çime halinde. Olgunlaşıp başağa dönüşmesi için 2-3 ay daha var. Yani tohumun başağa dönüşmesi ve ürün vermesi için toplam 9-10 ay geçmesi gerekiyor. Çok ilginç değil mi?  İnsan hücresinin de gelişip doğması için 9 ay 10 gün geçmesi gerekiyor.

Galip Turpan

Kaynak: 

1. Hakan Mengüç, 

2. Dağarcığımdaki bilgi

BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR

BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR (Ömer Sami Ayçiçek. Araştırmacı-Yazar) Bu, Yunus Emre denen şahıs artık çok oluyor! Ben bu veli z...