21 Mayıs 2021

OkuYorum: Zariyat Suresi

 21.05.2021 Ankara

Sevgili okurlarımız selam ve sevgilerimi sunuyorum

Bugünden itibaren size her sabah tevhidikuranmeali.com web sitesinden 4 sayfasını okuduğum ayetleri paylaşmak istiyorum. Daha önce bu paylaşımları whatsapp mesaj dağıtım listemdeki dostlara gönderiyordum. Onların fazla zamanını almamak ve dikkatlerini dağıtıp işten alıkoymamak için blog sayfamda paylaşacağım. Ayetlerin zihnimde yarattığı çağrışımları, bana verdiği ilhamları OkuYorum temasıyla yazacağım. 

Bugün Zariyat suresinin tamamını paylaşacağım. Önce ilk 7 ayeti paylaşmayı düşünmüştüm ancak devam ettikçe anladım ki surenin tüm ayetleri birbirinden etkileyici.

Zariyat Suresi

1- Zürriyeti devam ettirene.

2- O yükü taşıyana.

3- Kolayca yol aldırana.

4- Her varlıkta ince ince işleyişini gösterene.

5- Muhakkak ki size ne vaat ediliyorsa elbette doğrudur.

6- Muhakkak ki varoluş yasalarıyla elbette varlık ortaya çıkar.

7- Ulvî Âlem’in Zâtı her şeyi en güzel bir şekilde yapandır.

8- Muhakkak ki siz, birbirine uymayan sözler içindesiniz.

9- Yalanlarda kalan kimse hakikatlerden sapar.

10- Yalanlarda kalmak kendine yazık etmektir.

11- Onlar ki cehalet içinde kalıp hakikatleri düşünmeyenlerdir.

12- O kimseler varlığın yaratılış yasalarını ne zaman araştıracaklar.

13- Onlar zamanlarını fitne hallerinde, yakıp yakıcı hallerde geçirirler.

14- Sizler fitne hallerinde olursanız, her şeyi acele isteyen kimselerden olursunuz.

15- Muhakkak ki fenalardan sakınan Allah’a ortak koşmayanlar, huzur içinde ve birlik içindedirler.

16- Onlar Rabbinden sunulan şeylere sarılırlar. Muhakkak ki onlar, onlardan öncekiler gibi güzel davranışlar içindedirler.

17- Onlar az da olsa gaflet hallerine düşmezler.

18- Onlar aydınlanma yolunda hatalarını anlayıp düzeltirler.

19- Onlar varlıktaki hakikatleri anlamayı ve fenafillâh olmayı isterler.

20- Hakikatleri kesin olarak anlamak isteyenler için yeryüzünde deliller vardır.

21- Kendi iç âleminizde deliller vardır. Hâlâ bakıp ta görmez misiniz?

22- Sizdeki sıfatlar ve size vaat edilen şeyler Ulvî Âlem’dendir.

23- İşte, göklerdeki ve yerdeki her şeyi vücudlandıran O’dur. Muhakkak ki O, elbette gerçek olandır. Sizin konuşmanız gibi.

24- Konuk sever İbrâhim’e meyledenlerin hikâyesi sana geldi değil mi?

25- Onun yanına geldikleri zaman: Barış ve huzur üzere ol, dediler. O’da münker kimselere: Siz de barış ve huzur üzere olun, dedi.

26- Sonra hakikatlerin ehli olan ona yöneldiler. Sonra da hızla dinlemeye koyuldular.

27- Böylece o, onlara yakınlığı anlattı, bu hakikatlerden yararlanmayı bırakmayın, dedi.

28- Sonra onları dikkatli olmaya çağırdı. Korkmayın, bilgili, yardım sever insanlardan olun, dedi.

29- Sonra o görünenlerin iç yüzünü, onlardaki işleyişin hakikatlerini etraflıca anlattı. Böylece o gerçekleri vurguladı. Acziyetinizi ve bir şey meydana getirmeye gücünüzün olmadığını anlayın, dedi.

30- Dediler ki: İşte gerçek budur. Dedi ki: Rabbinizin gerçeği budur. Muhakkak ki bütün her şeye hâkim olan, ilmiyle vareden O’dur.

31- İbrâhim dedi ki: Ey hakikatlerle bilgilendirilmiş olanlar! Bundan sonra sizler ne söylediğinizi bilin.

32- Dediler ki: Fenalarda kalan bir kavimken bize hakikatler sunuldu.

33- Özünden uzaklaşmışken, o fena halleri bırakmamız gerektiğini anladık.

34- Boş şeyler içindeyken, Rabbe ait olan hakikatlerle terbiye edildik.

35- Böylece bizler müminler olarak oradan çıkarıldık.

36- Öyle ki bizler hakikatlerin anlatıldığı o yerde, Hakk’a teslim olmanın dışında başka bir şey bulmadık.

37- Ve orada acı sıkıntılardan çekinen kimseler için deliller bıraktık.

38- Mûsâ da firavuna apaçık delillerle Bizim hakikatlerimizi bildirmişti.

39- Fakat o kendi bildiklerinde kaldı, hakikatlere yüzünü döndü, bu maskaradır ya da mecnundur, dedi.

40- Oysa Mûsâ Bizim hakikatlerimize sarıldı ve o tüm varlıktaki gücü bilendi. Fakat firavun ve etrafı, kendi cehaletlerinde kalıp Bizi kabul etmediler. Ve Mûsâ Melâmî’ydi.

41- Âd kavmine de onlardaki o nefes alıp vermenin hikmetini, bir şey meydana getirmeye güçleri olmadığını bildirdik.

42- Üzerlerinde olan o cehalet hallerini bırakmalarını, o hallerin sadece yozlaştırmaya sebep olacağını bildirdik.

43- Semûd kavmine de: Anlayabildiğiniz kadar hakikatlerden yararlanın, denilmişti.

44- Fakat onlar Rabbin işleyişini anlayamadılar, böylece o cehaletin şaşkınlık hallerinde kaldılar ve onlar bakıp göremediler.

45- Böylece onlar, tüm varlığı tutan o gücü anlamaya güç yetiremediler ve başarılı olamadılar.

46- Daha önce Nûh kavmi de, doğrusu onlar da hakikatleri bırakıp kendi anlayışlarına sapan kimselerden oldular.

47- Gökyüzünü kudretimizle düzenledik ve muhakkak ki genişletmekteyiz.

48- Yeryüzünü döşeyip yaydık ve güzel bir şekilde düzenledik.

49- Bütün her şeyi çiftler halinde halkettik. Umulur ki siz varoluşun hakikatlerini anlarsınız, o hakikatlerle bu âleme bakarsınız.

50- Bundan sonra Allah’a sığının. Muhakkak ki ben sizlere, O’na ait olan hakikatleri apaçık delillerle açıklayıp uyarıyorum.

51- Allah ile beraber başka ilahlar edinmeyin. Muhakkak ki ben sizlere, O’na ait olan hakikatleri apaçık delillerle açıklayıp uyarıyorum.

52- İşte, hakikatleri gösteren biri onlardan öncekilere de gelmiş olmasın ki, onlar da ona: Aldatan biridir veya mecnun biridir, demiş olmasınlar.

53- Onlar bu halleri mi birbirlerine aktardılar? Onlar fenalarda kalan, taşkınlık içinde olan kimselerdir.

54- Artık o hallerde olanlardan uzak dur. Sen onlar gibi değilsin. Sen Melâmî’sin.

55- Hakikatleri an. Muhakkak ki hakikatleri anlayıp hatırlamak müminlere fayda verir.

56- Tanıdıklarınızı ve tanımadıklarınızı, ancak beni bilsinler ve kulluklarını anlasınlar diye yarattım.

57- Tanıdıklarınız ve tanımadıklarınız irade sahibi değildir, rızık da veremezler. Benden başka irade sahibi olan, faydalandıran yoktur.

58- Muhakkak ki Allah; O’dur rızık veren, tüm varlıktaki kudretin sahibi, tüm varlığı sapasağlam tutan.

59- İşte, hakikatleri anlamayıp kötülükler içinde olanlar, arkadaşlarını da kendi kötülüklerinin benzerine sürükleyebilirler. Bundan sonra acele etmeyin, daha dikkati olun.

60- Hakikatlerin sözlerine uymayıp, zamanlarını hakikatleri görmemezlikten gelip kabul etmemekle geçiren kimselerin vay o hallerine!


Surenin bana verdiği ilhamı ve zihinsel çağrışımları daha sonra yazacağım.

Hoş kalın hoşça kalın.


Hiç yorum yok:

BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR

BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR (Ömer Sami Ayçiçek. Araştırmacı-Yazar) Bu, Yunus Emre denen şahıs artık çok oluyor! Ben bu veli z...