31 Ağustos 2019

Hücre Canlı mıdır?

31 Ağustos 2019
Ankara, 11:49

Merhaba sevgili okuyucum.

"Hücre canlı mıdır?" soruma "tabi ki canlıdır" bu da sorumu dediğinizi biliyorum. Peki başka bir soru sorayım. "Kömür canlı mıdır?" Bu soruma tabi ki hayır dediniz, değil mi? İkisi de karbon atomlarından oluşuyor. Karbon atomundan oluşan hücre canlı ise yine karbon atomundan oluşan kömür de canlıdır. Şu an aklıma gelen bir sözü söylemeden geçmeyeyim. İngilizce söylenişi ile "diamonds are forever", Türkçe'si "elmaslar ölümsüzdür". Elmas da karbonun bir başka formudur.

Evrenin her yerinde var olan Yaratıcı Zeka, milyarlarca galaksi ve her birinin içindeki milyarlarca yıldız ve onların etrafında dönen sayısız gezegendeki her şeyi hassas bir kesinlikle düzenleyip yönetir. O'nun zekası nihai ve yücedir ve varlığın her hücresine nüfuz eder. En küçükten en büyüğe, atomdan kozmosa... Yaşayan her şey bu Yaratıcı Zekanın ifadesidir.

Hücre canlı ise, onu oluşturan moleküller de canlıdır. Moleküller canlı ise onu oluşturan atomlar da canlıdır. Atom canlı ise onu oluşturan protonlar da elektronlar da canlıdır. Atom altı parçacıklar da canlıdır sonucuna varırız. Atomu bir arada tutan zayıf çekim gücü, kuvvetli çekim gücü de canlıdır. Atomları birbirine çeken gravitasyon gücü de canlıdır. Atomun hareketinden oluşan elektomanyetik güç de canlıdır. Hareket ve canlılık Yaratıcı Zekanın akışının sonucudur.

Bir bebeğin doğmasını düşünün. Babanın spermi ile annenin yumurtasının birleşmesinden oluşan yeni hücre çoğalarak cenini yaratır. Cenin hücreleri bir taraftan çoğalırken, aynı zamanda değişime uğrarlar, evrimleşirler. Kalp ve damar sisteminin hücreleri oluşur, ve kan hücreleri. Dokuz ay zarfında hücrelerin kimisi beyin hücresine, kimisi akciğer hücresine, kimisi karaciğer hücresine, kimisi kemik hücresine dönüşür. Bu dönüşüm ve değişim doğuma kadar ve doğumdan sonra ölüme kadar sürer gider. Bu yaradılışta ve yaşamın her anında Yaratıcı Zeka vardır. O her atoma, moleküle, hücreye, dokuya, organa ve bedene nüfuz eder.

Yaratıcı Zeka, Yedi Spiritüel Yasa'ya uyarak hareket eder. Bedenimizdeki herhangi hücreleri düşünelim. Onların yaşama ve çalışmasının bu yedi yasanın ifadesi olduğunu görürüz. Her hücre, ister mide hücresi, ister kalp hücresi, ya da beyin hücresi hepsi bu yasalar ile doğmuştur.

Yaşamın Yedi Spiritüel Yasası başlıklı yazımı okumak için tıklayın.

DNA (Deoksiribo Nükleik Asit), Saf Potansiyel (İçsel Güç) Yasasının işleyişine güzel bir örnektir. DNA, Saf Potansiyelin somut ifadesidir, maddeye dönüşmüş halidir. Yaradılışın genetik kodlarını taşıyan nükleik asittir. Her hücrede var olan bu aynı DNA, bulunduğu hücrenin özgün ihtiyaçlarını karşılamak için kendini farklı şekillerde gösterir.

Her hücre aynı zamanda Alma-Verme Yasasına uygun yaşar. Her hücre denge ve denklik halindeyken canlı ve sağlıklıdır. Denklik hali doyum ve uyum halidir ve bu durum hücrenin devamlı alıp vermesiyle sağlanır. Her hücre diğer hücreleri besler ve destek olur, buna karşılık diğer hücreler tarafından beslenir. Her hücre dinamik bir akış içindedir ve bu akış hiçbir zaman kesilmez. Bu akış hücrenin hayatının özüdür. Bu akış Yaratıcı Zekanın akışıdır.

Sebep-Sonuç (Karma) Yasası her hücre tarafından mükemmel bir şekilde uygulanır. Hücre kendi zekasıyla her durum için en uygun, en kesin ve en doğru tepkiyi verebilir. Alma-Verme Yasasına göre hareket etmediğinde, Sebep-Sonuç Yasası çalışır ve hücre hasta olur.

En Az Çaba Yasası da her hücre tarafından mükemmel uygulanır. Her hücre görevini en az çabayla, sakin bir uyanıklık içinde sessiz ve verimli bir şekilde yapar.

Niyet ve Arzu Yasasını uygulayarak, her hücrenin niyeti, doğanın zekasındaki sınırsız düzenleme gücünden faydalanır. Şeker molekülünün enerjiye dönüştürülebilmesi gibi çok basit bir niyet bedende acilen bir seri olayı gerçekleştirir, belli miktardaki hormonlar doğru zamanda salgılanarak şeker molekülünün saf yaratıcı enerjiye dönüştürülmesini sağlar.

Her hücre, Zihinsel Bağımsızlık Yasasını da uygular. Hücrenin niyeti sonuçlardan bağımsızdır. Sendelemez, duraksamaz, çünkü davranışı yaşam odaklıdır ve şimdinin farkındalığıyla  hareket eder.

Her hücre ayrıca Dharma Yasasına da uygun yaşar. Her hücre kendi kaynağını, yüksek benliğini keşfetmek zorundadır. diğer hücrelere hizmet etmeli ve eşşsiz yeteneğini ortaya koymalıdır. Kalp hücreleri, mide hücreleri, bağışıklık sistemi hücreleri ve diğerlerinin hepsinin kaynağı yüksek benlikte, yani sınırsız saf potansiyel güçtedir. Hücreler bu kozmik bilgisayara bağlı oldukları için eşsiz yeteneklerini çabasız bir kolaylıkla ve ebedi bir farkındalıkla ortaya koyarlar. Sadece bu eşsiz yeteneklerini ortaya koyarak kendilerinin ve bedenin bütünlüğünü sağlayabilirler.

Bedendeki her hücrenin iç diyaloğu "nasıl yardım edebilirim?" diye sormaktır. kalp hücreleri bağışıklık sistemi hücrelerine, bağışıklık sistemi hücreleri mide ve akciğer hücrelerine yardım etmek ister. Beyin hücreleri de diğer tüm hücreleri dinler, yardım eder. Bedendeki her hücrenin sadece bir fonksiyonu vardır, o da diğer hücrelere yardım etmektir.

Kendi bedenimizdeki hücrelerin davranışlarına bakarak "Yedi Spiritüel Yasa'nın en olağanüstü ve verimli ifade şeklini görürüz. Bu doğanın dehasıdır. Bunlar Allah'ın / Tanrı'nın düşünceleridir ve gerisi sadece detaylardır.

Sevgi içinde olun.

Kaynak: Başarının Yedi Spiritüel Yasası, Chopra, D.


29 Ağustos 2019

Birleşik Alan Teorisi ve Aşkın Bilinç

29 Ağustos 2019
Ankara, 15:42

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

Sevgili kardeşim merhaba

Bu yazımda, "Nereye Baksam Sen Varsın Orada" başlıklı yazımda adı geçen O'ndan bahsedeceğim. O, aşağıda anlatacağım Birleşik Alan'dan da önce var olan ilahi varlıktır. O, ezelden beri var olan, ebediyen var olacak ilahi güçtür. O, Allah'tır, Tanrı'dır, sonsuz ve sınırsız yaratıcı enerjidir.

Birleşik alanın dört temel gücünü yaratan ilahi varlıktır, O.

Transandantal Meditasyon tekniğini geliştiren Maharishi Mahesh Yogi (Hindistan'da Fizik okumuştur),  modern fiziğin 20.yüzyılda farkına vardığı birleşik alan ile aşkın bilinç arasındaki ilişkiyi açıklamıştır.

Birleşik alanın dört temel kuvveti

1. Elektromanyetik kuvvet
2. Kuvvetli nükleer kuvvet
3. Zayıf nükleer kuvvet
4. Gravitasyon (yer çekimi) kuvveti

Birleşik alandan var olan canlı cansız sayısız maddi varlıklar milyarlarca yıllık evrim sürecinde bu günkü formlarını almışlardır, ve bu evrim evrenin her yerinde ve her varlıkta devam etmektedir. Aşağıda fizik biliminin bize sunduğu birleşik alandan önce var olan ilahi güç, aşkın bilinç, sonsuz çeşitlilikler ve fırsatlar alanına erişmek için tek yöntem meditasyon yapmaktır. Meditasyon ile birleşik alanın potansiyelini açığa çıkarır ve evreni destekleriz.

Birleşik Alan Teorisi

Aşağıdaki yazı Erhan Kılıç'ın blogundan alıntıdır. Kendisine bu değerli bilgiyi paylaştığı için şükranlarımı sunuyorum. Kendisinin yazılarına erhankilic.org sayfasından erişebilirsiniz.


"Daha önce Kütleçekim Dalgalarının Keşfinin Sonuçları – 2 – Kuantum Alanları, Higgs Alanı ve Şişme Teorisi yazımda belirttiğim üzere büyük birleşim kuramı ya da diğer adıyla birleşik alan teorisi hakkında detaylı bir kaynak bulunmadığından bir yazı yazmam gerektiğine dair kendime not düşmüştüm. Şimdi bu yazıyı yazmanın zamanı geldi.
Bunun için biraz gerilere gitmek gerekiyor aslında. Her şeyi sırasıyla anlatmak lazım. Biliyoruz ki evreni yöneten 4 temel kuvvet vardır. Elektromanyetik kuvvet, kütleçekim kuvveti, güçlü nükleer kuvvet ve zayıf nükleer kuvvet. Bu dört kuvvet birbirinden farklı bambaşka şeyler gibi gözüküyor. Aslında öyle mi?
James Clerk Maxwell
James Clerk Maxwell
19 YY’da elektrik ve manyetik kuvvetleri farklı olduğunu düşünülüyordu. Fakat Maxvell elektrik ve manyetik kuvvetlerin aynı şey olduğunu ve elektromanyetik kuvvetin bir alan içerisinde taşıyıcı parçacıklar ile taşındığını buldu. Bunun yanında fotonların her daim saniyede 300.000 km hızla hareket ettiğini buldular. O sırada newton fiziğinde göreceli hareket olduğundan ışığın hızının neye göre 300.000 km hız olduğu düşünülüyordu. Bu hız sabit ise neye göre sabit olmalıydı.
Sonuçta hareket göreceli bir kavramdır. Bunun içinden çıkamadıkları vakit esir diye evrenin tamamını dolduran bir şey olduğunu idda ederek rahat bir nefes aldılar. Bu esirin ne olduğu bilinmese de ışık onun içinde 300.000 km hızla hareket edecekti. Fakat bu şu sorunu doğuruyordu. Biz eğer 250bin km hız ile fotona doğru hareket edersek bu sefer fotonun hızı 550bin km hıza çıkması gerekliydi. Ya da o hızla uzaklaşırsak fotonun bize göre hareketi 50bin km hıza düşmeliydi. Oysaki yapılan ölçümlerde hız ne olursa olsun 300.000 km hız olduğunu ölçülüyordu.
Albert Einstein
Albert Einstein
1905 yılında Eintein özel görelilik teorisini ortaya sürerek buna son verdi. Fotonun gözlemci hangi hızda veya hangi yöne doğru hareket ettiği farketmeksizin saniyede 300.000 km hızla hareket ettiğini öne sürdü. Bu sayede arkaplan gereksinimi olan esire ihtiyaç kalmıyordu. İşin ilginci esir çok farklı bir isimde farklı bir şekilde yeniden karşımıza çıktı ama düşünüldüğü gibi değil elbette. Bunu yapabilmek için mutlak zamanı yıkıyor ve herkesin kendi kişisel saati olduğunu ve göreceli zamanı ortaya çıkarıyordu.
Newton mutlak hareketi Eintein ise mutlak zamanı yıkmıştır. Öncelikle bu nasıl diye düşürseniz klasik görüşümüze göre ışık hızına bakarsanız yanılırsınız. Eintein’ın göreceli zaman fikri bizim bakışımızda yoktur çünkü. Neyse konuyu uzatmadan devam edelim. Nasılsa uzatacağım bir yazı dizisi gelecek.
Weinberg ve Salam
Solda Steven Weinberg ve Sağda Abdus Salam

Daha sonra ise Steven Winberg ve Abdus Salam yüksek enerji düzeylerinde zayıf nükleer kuvvetin taşıyıcı parçacıkları w ve z bozonları ile elektromanyetik kuvvetin taşıyıcı parçacığı fotonların aynı parçacık olarak davrandıklarını öne sürdüler. 100 Gev (1 gev= 1milyar elektronvolt) enerji seviyesinde fotonlar ve w, z bozonları aynı şekilde davrandığından bu iki kuvveti birleştirerek elektro-zayıf kuvvet ismini verdiler.
Tek bir kuvvetin iki farklı bakış açısı olmasının sebebi olarak da foton yüksüz bir bozon iken w ve z bozonlarının enerji düştüğünde simetri kırılmasından dolayı kütle kazanarak farklı davranmaya başlamasıdır. Big bangdeki simetri kırılmaları da (sıcaklığın düşmesi sırasındaki simetrinin azalması) evrenin form geçişi olarak öngörülebiliyor.
Büyük Birleşim Teorisi
Büyük Birleşim Teorisi
Bu grafikte 3 kuvvetin değişik enerji seviyelerindeki birleşimini ve daha ilerisinde ise süper birleşim teorisi olan 4. kuvvetin katılışı da resmediliyor.
Daha sonra teorik olarak 1015 GEV (1 gev= 1milyar elektronvolt) enerji seviyesinde elektro-zayıf kuvvet ile güçlü nükleer kuvvetinde aynı kuvvet gibi davranmaya başladığı tespit edildi. Teorik matematiksel hesaplamalarda elektro-zayıf kuvvetin taşıyıcı parçacıkları ile güçlü nükleer kuvvetin taşıyı parçacıkları gluonların aynı şekilde davrandığını ve aynı kuvvetin farklı görünümleri olduğu anlaşıldı. Tabiki böyle bir enerji düzeyine çıkamayacağımızdan ispatlanması neredeyse imkansızdır.
İşte bu üç kuvvetin tek bir kuvvet olarak birleştirilmesine büyük birleşim kuramı ya da birleşik alan teorisi deniliyor. Bu kısaca kuantum alan teorisi ya da standart model üzerine kurguludur. Fakat bununla da kalmayalım daha ileri gidelim.
Teorik hesaplamaları daha da ileri götürdüklerinde 1019 GEV enerji seviyesinde en son olarak kütleçekim kuvveti de bu birleşmeye dahil oluyor. Kütleçekim kuvvetinin taşıyıcı parçacıkları olduğu düşünülen gravitonlarında o enerji seviyesinde diğer birleşik kuvvetin taşıyıcı parçacıkları ile aynı davranmaya başlıyor teoride. Fakat bu seviye planck mesafesine sıkışmış evrenin yani big bang anındaki evrenin enerji seviyesi ile aynı.  Buradan nereye yöneleceğimizi tahmin edebilirsiniz.
İşte bu şekilde tüm kuvvetlerin tek bir kuvvetn farklı görünümleri olduğu teorisine süper büyük birleşim kuramı ya da süper birleşik alan teorisi deniliyor. Bu neden önemli diyor olabilirsiniz. Evreni tanımlamak için daha basit bir tanımlama sunmanın yanında big bang anın içinde önem taşıyor. Çünkü çok küçük bir alanda çok büyük bir kütle yığılması nedeniyle kuantum fiziği ile genel göreliliğin birleşmesi gerekiyor fakat bu da yapılamıyor. Bu iki teorinin birleşmesi demek 3 kuvveti barındıran standart modelin yani kuantum alan teorisinin genel görelilikteki kütleçekim kuvvetini kendine dahil edebilmesi demektir. Buna da işte süper büyük birleşim teorisi, birleşik alan teorisi ya da her şeyin teorisi deniliyor. Bu konudaki sıkıntıları, düşünceleri ise bir sonraki yazımda belirteceğim. Zaten kuantum halka teorisi hakkındaki araştırmamı bitirdiğimde uzun bir yazı dizisine başlayacağım.  Yapabilirsem popüler bilim kitabı haline getirip bastırabilirim. Ama e-kitap olarak ücretsiz internetten sunacağım kesin. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere." [Erhan Kılıç]
Kendinizin ailenizin ve evrenin iyiliği ve evrimi için meditasyon öğrenin ve uygulayın. 
Kendi Öz'ünüzdeki potansiyeli açığa çıkarmanız dileğiyle...sevgiler [Galip Turpan]

28 Ağustos 2019

Yaşamın Yedi Spiritüel Yasası

28 Ağustos 2019
Ankara, 10:21

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

"Başarının Yedi Spiritüel Yasası" kitabını yazan sevgili hocam Dr. Deepak Chopra sana çok teşekkür ediyorum. Kitabının daha çok insana ulaşması için kitabının isminin başına "başarı" kelimesini eklediğini biliyorum. Zaten kitabının ilk bölümünde "Yaşamın Yedi Spiritüel Yasası" adını kullanıyorsun.

Düşüncelerinin yazılarının daha çok insana ulaşmasını istediğini bilerek kitabından alıntı yaparak ben de okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Yaşamın Yedi Spiritüel Yasası

1. Saf Potansiyel (içsel güç) Yasası: Evrendeki varoluşun kaynağı saf bilinçtir. Saf Potansiyel, doğmayı bekleyen sınırsız gücü dünyaya getirmenin yollarını arar. Gerçek benliğimizin (Özümüz) saf yaratıcı bir güç olduğunu anladığımızda, evrendeki her şeyi tezahür ettiren, ortaya çıkaran, yaratan güçle birleşiriz.

2. Alma-Verme Yasası: Evren dinamik bir değişim içindedir. Almak ve vermek evrendeki enerji akışının iki farklı yüzüdür. Su yüksek bir yerden aşağı akarak potansiyel enerjisini dinamik (hareket) enerjisine dönüştürür. Hareket enerjisi elektrik türbinini döndürerek elektrik enerjisine dönüşür. Elektrik enerjisi motoru döndürür yine hareket enerjisine dönüşür. Bu dönüşüm sürer gider. Alış-veriş süreklidir. Aradığımız şeye ne kadar çok kendimizi verirsek, hayatımızda ve evrende dolaşan bolluk ve bereketi o kadar çok artırırız.

3. Sebep-Sonuç (Karma) Yasası: Her eylem bir şekilde kendine geri dönen benzer bir enerji gücü yaratır. Türkçe'de bir söz vardır. "Ne ekersen onu biçersin" Bu söz sebep-sonuç yasasını özetler. Buğday ekersen, buğday biçersin. Arpa değil. Bu gün yaşadıklarımız, geçmişteki (şimdiki ve eski yaşamlarımızdaki) düşünce ve eylemlerimizin sonucudur. Kendi kaderimizi kendimiz yazarız. Başkalarına mutluluk ve başarı getirecek eylemleri seçtiğimizde, kendi mutluluk ve başarımızı yaratırız.

4. En Az Çaba Yasası: Evren (doğa) çabasız ve kolaylıkla çalışır. Zorlamadan, ahenkle ve sevgiyle. Ahenk, sevgi ve neşenin getirdiği doğal güçlerden faydalandığımızda, çabasız ve kolaylıkla mutlu, başarılı bir hayat ve iyi bir gelecek yaratırız. Şöyle bir düşününün. Bir problemi (matematik, fizik, kişisel veya ailevi vb.) çözemeyip, kendinizi zorladıkça, üstüne üstüne gittikçe problem çözülmez hale gelir. Çözümü kendi haline bıraktığımızda, çözüm kalbimize doğar ve problemi çözeriz.

5. Niyet ve Arzu Yasası: Her niyet ve arzunun özünde onu gerçekleştirebilecek bir mekanizma vardır. Niyet ve arzunun alanında sonsuz bir düzenleme gücü vardır. Öz'ünüzün (ilahi varlığın) verimli toprağına bir niyet ektiğinizde, bu sonsuz düzenleme gücü sizin için çalışmaya başlar.

6. Zihinsel Bağımsızlık Yasası: Zihinsel bağımsızlıkta belirsizliğin bilgeliği yatar. Belirsizliğin bilgeliğinde ise özgürleşme yatar. Gerçek özgürlüğü istiyorsanız sahip olduklarınıza karşı bağımsız kalmanız onları terk edebilmeniz gerekir. Geçmişimizden, bilinenden ve geçmiş koşullanmaların esaretinden... bilinmeyene, sonsuz olanaklar alanına adım atmaya istekli olduğumuzda kendimizi evrenin dansının müziğini yöneten yaratıcı zekaya teslim ederiz.

7. Hayatın Amacı (Dharma) Yasası: Her insanın yaşamının bir amacı vardır. Başkalarıyla paylaşmak için eşsiz bir hediyesi ve özel bir yeteneği vardır. Bu eşsiz yetenek başkalarına hizmet etmek için kullanıldığında, kendi Özümüzün coşkusunu ve sevincini deneyimleriz. Bu da tüm amaçların amacı, nihai amaçtır.

Çok farklı amaçlar için çalıştıktan sonra ve biraz da acı çektikten sonra hayat amacımı buldum. Benim hayat amacım meğerse Öz'ümün farkına varıp mutlak hakikatin bilincine ermekmiş. Yaradılışın ve yaşamın bilgisini araştırmak, öğrenmek, gerçekleştirmek ve bu bilgiyi paylaşmakmış.

Sizin de hayat amacınızı bulmanızı ve buna göre yaşamanızı diliyor sevgilerimi sunuyorum.


27 Ağustos 2019

Nereye Baksam Sen Varsın Orada

27 Ağustos 2019
Ankara, 16:51

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

Nereye baksam Sen varsın orada
Galaksilerde Sen varsın,
Milyarlarca yıldızda Sen
Güneş Sistemimizde Sen
Dünya'mızda Sen varsın

Kutsal tohumun içinde Sen varsın
Spermin içinde Sen, 
Yumurtanın içinde Sen varsın
Dölleyen Sensin, döllenen Sen
Ana rahminde dokuz ay büyüyen Sensin
Yumurtanın içinde yirmi bir günde gelişen Sen

Bebeğin gülüşünde Sen varsın, ağlamasında Sen
Yavrusunu bağrına basan anne Sensin
Ona hayatı öğreten baba Sen
Ezelde var olan Sensin, ebediyen var olacak Sen
Mevcut olan Sensin ve yoktan var eden Sen

Sonsuz ve sınırsız olan Sensin, atomun içine sığan Sen
Bilen Sensin, bilinen Sen

Her an aklımda Sen, fikrimde Sen, zikrimde Sensin
Kendi ruhundan benim ruhumu üfleyen Sensin
Sen varsın bende, benden içeri

Alemlerin Rabbine hamd ederim.

26 Ağustos 2019

Nefes Meditasyonu

26 Ağustos 2019
Ankara, 11.36

Güzel bir Ağustos sabahından hepinize selamlar sevgiler

Dünyaya gelirken ilk nefesimizi alıyoruz ve hayatımız boyunca nefes alış verişimiz hiç durmuyor, aksamıyor. Ne zamana kadar? Son nefesimizi verip bedenimizi terk ettiğimizde nefes alış verişimiz sona eriyor.

Hayatın canlılığın en temel ve vazgeçilmez unsuru olan nefes alış verişimizle hayatımızı istediğimiz gibi şekillendirebiliriz. Nasıl mı? Nefes alış verişle beraber bilincimizi düşüncelerimize odakladığımızda hayat bizim istediğimiz gibi gelişir ve doğal akışına kavuşur.

Bu yazımda size Nefes Meditasyon Tekniğini anlatacağım.

Hayatla olan alış verişimiz aynı nefes alış verişimiz gibidir; doğal, çabasız ve cömert. Günde kaç defa nefes alıp verdiğimizi saymayız. Aynı şekilde özümüzün hayatta kimden, neyi ne kadar alıp verdiğini de bilemeyiz.

Kalbimizde bir tıkanıklık var ise be nefesimizi, nefesimizde ahenk yoksa bu hayatın bize akışını engeller.

Sakin ve sessiz yerde ve rahat bir pozisyonda oturun veya uzanın. Gözlerinizi kapatıp dikkatinizi nefesinize odaklayın. Nefesinizin ritmini kontrol etmeyin, ona müdahale etmeyin. Doğal akışa bırakın.

Hayatta sahip olmak istediğiniz olumlu düşünce enerjilerini düşünün ve bir kağıda yazın (sevgi, huzur, neşe, mutluluk, sağlık, barış, güven, konfor, manevi ve maddi zenginlik vb)

Hayatınızda olmasını istemediğiniz olumsuz düşünce enerjilerini düşünün ve bir kağıda yazın. (sevgisizlik, nefret, kıskançlık, dedikodu, kaygı, endişe, korku, hastalık, kavga, çatışma, eleştiri, fakirlik vb.)

Bu listeyi yazarken olumlu kelimelerin karşısına olumsuz kelimeleri yazın. En çok istediğiniz beş olumlu şey ve bunun karşılığı olan olumsuz beş şey.

Nefes alırken olumlu enerjiyi hayatınıza çekin, nefes verirken onun zıttı olan olumsuz enerjiyi hayatınızdan çıkarıp atın. Bu nefes tekniğini 10-15 dk kadar devam edin. Bitirince hemen gözlerinizi açmayın birkaç dk geçmesini ve kendinize gelmeyi bekleyin. Hazır hissettiğinizde gözlerinizi açın.

İçinizdeki Öz'ünüz ile bir olmanın bilincine ulaşmanız dileğiyle selam ve sevgiler.

Kaynak: Başarının Yedi Spiritüel Yasası Kitabının Eki, Ezgi Sorman

24 Ağustos 2019

Hayatınızın Amacı Nedir?

24.08.2019
Ankara, 14:28

Sevgili kardeşim

On yıl, sekiz ay, ondört gün sonra yeniden merhaba. Memleketim Burdur'un Bucak ilçesinde As Çimento' nun misafirhanesinde Ekim 2008'de yazmaya başladığım yazılarıma (mektuplarıma) kaldığım yerden yeniden başlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Bana bu ilhamı ve enerjiyi veren yüce Allah'a hamd olsun.

Ekim 2008'de size kalbimi açmamı ve yazmaya başlama enerjisini bana, sevgili hocam Swami Muktananda'nın kitapları vermişti. Şimdi ise okuduğum Dr. Deepak Chopra'nın "Başarının Yedi Spiritüel Yasası" kitabı bana yeniden yazma ve kutsal bilgiyi sizinle paylaşmamı sağladı.

Yaradılış, varlık-yokluk, evren, insan, ruh-bilinç-beden, kişisel gelişim, manevi ve maddi zenginlik, mutluluk, başarı, meditasyon vb. konulara ilgi duyan kardeşlerime araştırdığım, okuduğum düşündüğüm, zihnimde ve bedenimde deneyimlediğim kadim bilgileri sizlerle paylaşmak için bundan sonra yazılarımı bu mecrada yayınlayacağım.

Bu gün size hayatın yedi kutsal yasasından olan Dharma (hayat amacımız) Yasasından bahsetmek istiyorum.

Sanskritçe bir kelime olan Dharma, bu hayattaki amacımızı gerçekleştirmek için fiziksel bir bedende var olma tercihimizi anlatır. Her insanda var olan sınırsız ve sonsuz ilahi güç, hayat amacını gerçekleştirmek için insan formuna girer. Çok insan hayatı boyunca bu ilahi gücün (Öz'ün) farkında olamadan yaşar gider ve ömrünü bitirir.

Dharma yasasının üç unsuru vardır. Birinci unsur; her birimizin bu Dünya'ya kendi gerçek benliğimizi bulmaya geldiğimizi ve gerçek benliğimizin spritüel olduğunu, yani özde hepimizin fiziksel bedenlerde ortaya çıkmış spritüel varlıklar olduğumuzu anlatır. Bizler arada sırada spritüel deneyimler yaşayan insanlar değiliz, tam tersine hepimiz arada sırada insan olma deneyimi yaşayan spiritüel varlıklarız.

Dharma yasasının ikinci unsuru; eşsiz yeteneklerimizi ortaya koyabilmektir. Bu yasa her insanın eşsiz yeteneği olduğunu ve bu yeteneğini eşsiz biçimde ifade etme yeteneği olduğunu söyler.

Dharma yasasının üçüncü unsuru ise insanlığa hizmet etmektir, diğer insanlara hizmet etmek ve kendimize "Nasıl yardım edebilirim?" diye sormaktır.Eşsiz yeteneğinizi insanlara hizmet için kullandığınızda bu yasayı tamamen uyguluyorsunuz demektir. Kendi spiritüelliğimizi yaşamak saf potansiyelimizle birleştiğinde, sınırsız zenginliğe ulaşmak için hiç bir neden kalmaz, çünkü zenginliğe ulaşmak için gerçek yol budur.

Bu zenginlik geçici değildir. Eşsiz yeteneğinizi ortaya koyma şekliniz önemlidir. Birisiyle bir alışverişe girdiğinizde "Bu işte benim yararıma ne var?, benim kazancım ne olacak?" yerine "Nasıl yardım edebilirim." diye sormanız diğer insanlara olan hizmetleriniz ve güçlü inancınızla birleşince bu zenginlik daimi olur.

Kendinize "bu işte benim kazancım ne?" diye sormak egonuzun baskın olduğunu gösterir. Halbuki "size nasıl yardım edebilirim?" diye sormak "Öz'ünüz" ile bağlantıda olduğunuzu gösterir. Öz'ünüzle bağlantıda olmanın tek yolu ise meditasyon / zikir yapmaktır. Meditasyon konusunda daha sonra sırası gelince bilgi vereceğim.

Dharma yasası ve hayatın diğer altı kutsal yasası hakkında daha geniş bilgi edinmek ve bunları yaşamak için Dr. Deepak Chopra'nın "Başarının Yedi Spiritüel Yasası" kitabını okumanızı tavsiye ederim. Amazon.com.tr de bulabilirsiniz.

Kendi hayat amacınızı bulmanız ve buna göre yaşamanız dileğiyle ...

Selam ve sevgiler

Kaynak: Başarının Yedi Spiritüel Yasası, Dr. Deepak Chopra




BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR

BU YUNUS EMRE DENEN ŞAHIS ARTIK ÇOK OLUYOR (Ömer Sami Ayçiçek. Araştırmacı-Yazar) Bu, Yunus Emre denen şahıs artık çok oluyor! Ben bu veli z...