11 Ocak 2020, 14:16
Ankara
Merhaba değerli okuyucularım 2020 yılının bu ilk yazımda
size kendimizi bilmenin birinci aşaması olan fiziksel bedenimizi oluşturan
elementlerden bahsedeceğim.
Mistisizm doğudan gelmez, insanın içinden doğar. Mistik süreçlerin
araştırmasına, içimizdeki 5 elementin ne olduğunu ve hayatımız için önemini
kavramakla işe başlamak gereklidir. Bedenimiz, toprak, evren ve kozmos hepsi 5
elementin ilahi dansından başka bir şey değildir. Bedenimizin bileşimi
şöyledir.
Bedenimizin yüzde 72’si su, yaklaşık olarak yüzde 12’si
toprak, yüzde 6’sı hava, yüzde 4’ü ateş ve geri kalanı eter’dir.
Bedenimizi oluşturan bu 5 elementin davranışı hayatımızın akışını belirlemektedir.
Bedenimizdeki ve zihnimizdeki fizyolojik ve psikolojik süreçler hayatımızı
kontrol etmektedir.
Fizyolojimizde ve psikolojimizde birikmiş toksinleri
temizlemek için yukarıda sözünü ettiğim 5 elementi temizlememiz gerekmektedir.
Günümüzde suyun hafızasının olduğu anlaşılmıştır.
Suyun etrafında olup bitenler bir şekilde su moleküllerinde
kaydedilmektedir. Japon bilim adamı Dr. Masaru Emoto’nun su ile yaptığı
deneyler çok ilginçtir. Suya klasik müzik dinlettikten sonra suyu dondurmuş ve
buz kristallerinin fotoğrafını çekmiş ve görmüştür ki, kristaller çok güzel
biçimdedir. Rock müzik dinlettikten sonra bu kristallerinin biçimsiz olduğunu
görmüştür. Aynı şekilde suya sevgi ile muhabbetle hitap edildiğinde buz
kristalleri güzel biçimler almakta, öfkeli şiddet dolu sözler dinletince buz
kristallerinin biçimsiz oldukları gözlemlenmiştir. Suyun sıvı bir bilgisayar
gibi olduğu değerlendirmesi yapılmaktadır. Dolayısıyla içtiğimiz suya nasıl
yaklaştığımız ona nasıl değer verdiğimize bağlı olarak su moleküllerinin
titreşimi değişmektedir. Bedenimizin yüzde 72’sini oluşturan suya verdiğimiz
önem ona duyduğumuz sevgi ve saygı bedensel sağlığımız ve dolayısıyla ruhsal
sağlığımız için çok önemlidir. Bu sebeple atalarımızdan gelen bir gelenek
olarak su içmeden önce besmele çekmek suyun kalitesini ve titreşimini artırmakta
ve bedenimize daha faydalı olmasını sağlamaktadır. Sonuç olarak, doğal kaynak
suyu tüketmekle beraber suya pozitif düşüncelerle yaklaşmak, bedenimizi
temizlemenin ön şartlarından biridir.
Üzerinde yürüdüğümüz toprağın da belirli bir zekası ve hafızası
vardır. Betonarme yığınları içinde yaşayan günümüz insanının eskiye göre daha
çok doğaya çıkması ve toprağa dokunması gerekmektedir. Her hafta sonu,
yapamıyorsanız iki haftada bir eşiniz ve çocuklarınızı alıp bir parka, bir dere
kenarına, göl kenarına gidin ve toprağa dokunun, çıplak ayakla toprak üstünde
en az 10 dakika yürüyün. Bedeninizdeki toprak elementini yerdeki toprakla
birleştirin, olumsuz elektriği topraklayın. Bedeninizde belli bir fizyolojik
uyumlama süreci yaşadığınızı hissedeceksiniz. Varsa bahçenizde, yoksa yol
kenarındaki bir parkta ağaçlara, bitkilere dokunun onları sevin, çünkü biz ve
bu Dünya üzerindeki her canlı o topraktan yaratıldık. Büyük ozanımız Aşık
Veysel’in dediği gibi toprak bizim sadık yârimizdir.
Hava bedenimizin yüzde 6’sını oluşturmaktadır ve çok önemli
bir elementtir çünkü hava bedenimizde en hızlı yer değiştiren maddedir. Her
nefes alışverişimizde dışarıdan temiz havayı almakta ve kirli havayı dışarı
atmaktayız. Nefes alıp vermek çok önemlidir, ancak bundan daha önemlisi nasıl
hava alıp verdiğimiz ve hangi farkındalıkla nefes alıp verdiğimizdir. Eğer
büyük bir şehirde yaşıyorsanız, aldığınız havanın temizliği sizin elinizde
değildir. Eğer kirli hava soluyorsanız, çocuklarınızla beraber haftada bir yakın
bir parka, dere kenarına, göl kenarına gidin ve derin derin temiz hava soluyun.
Göreceksiniz bedeniniz temiz havanın farkına vardıkça çok daha farklı
titreşecektir, mutlu olacaktır.
Ateş bedenimizin
yüzde 4’ünü teşkil etmektedir. Bedenimizde ne çeşit ateş yanmaktadır? İçinizde
hangi duyguları taşıyorsunuz? Öfke, kızgınlık, nefret, pişmanlık, kıskançlık, korku,
şehvet vb. alt seviyeli olumsuz titreşimler mi var, yoksa sevgi, merhamet,
şefkat, huzur, ruhsal tatmin, vb. üst seviyeli olumlu titreşimler mi
taşıyorsunuz içinizde? İşte bu duyguların ateşi yanıyor demektir içinizde.
İçinizdeki ateşi doğanın ateşi ile dengelemek ve uyumlamak için her gün Güneş
ışığı alın. Güneş ışığı dışında havayı, suyu ve toprağı kirlettik. Kirlenmeyen
sadece Güneş ışığı kaldı. Güneşe yüzünüzü ve arkanızı dönün, ellerinizi dua
eder gibi açın ve 3 er dakika öylece bekleyin. Güneş ışığı alamadığınız
günlerde, eğer kış ayındaysanız ve şanslıysanız şöminenizin veya sobayla
ısınıyorsanız sobanızın yanına yaklaşın, yüzünüzü ve bedeninizin önünü ve
arkanızı ateşten istifade edin. Şöminesi veya sobası olanlar bilir, ateşin
sıcaklığının verdiği güzel duygu ve titreşim insana huzur verir. Bunların
hiçbirine sahip değilseniz, bir mum yakın ve bedeninizin önünü ve arkasını muma
dönün 3 er dakika kadar bekleyin. Böylece bedeninizdeki ateşi doğanın ateşi ile
uyumlamış olacaksınız.
Beşinci ve en pahalı element eter (akash) dir.
Eter belirli bir zekaya sahiptir. Bedenimizdeki bu eter nasıl
davranırsa, hayatımız öyle şekillenir. Eter sınırsızdır ve bu elemente
ne kadar nüfuz edebilirsek hayatı o kadar çok mutlu ve tatmin edici olarak
yaşarız. Etere erişmek için sabah Güneş doğumundan sonra Güneş ufuk ile 30
derece açı yaptığında avuç içlerinizi alnınızın önünde birleştirin ve etere saygıyla eğilin. Gün içinde aynı şeyi yapın. Güneş battıktan 40 dakika
sonra aynı şeyi yapın. Bunu yaparken Güneşe eğilmiyorsunuz, içinizdeki ve sizi
çevreleyen etere saygınızı gösteriyorsunuz. Bunu yaparken eterin zekası bedeninizi kaplayacak ve hayatınızı buna göre değiştirecektir.
Sevgiyle kalın, sağlıkla kalın.
[Galip Turpan]
[Galip Turpan]
Kaynak: Sadguru, 5 Minutes For Inner Exploration
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder